Artık Löseminin Tedavisi Var !

Kan Kanseri Gözünüzü Korkutmasın

Lösemide Tedavide Başarı Oranı Artık % 90

Nedeni tam olarak bilinemeyen ve halk arasında “Kan Kanseri” adıyla tanınan löseminin tedavisinde yüzde 90’ın üzerinde başarı sağlamak mümkün.

Löseminin tedavisinin mümkün olduğunu dile getiren Prof. Dr. Deniz Yılmaz Karapınar, “İnsanlar, lösemi hastası olduklarını öğrendiklerinde dünyaları başlarına yıkılıyor. Lösemi, ölümcül bir hastalıktır diye biliniyor. Ancak, tedavisi olan bir hastalıktır. Hastalığın tam olarak ne olduğunu anlamaları için zamana ihtiyaç vardır. Burada aileye ayrıntılı olarak hastalığın ne olduğu iyice anlatılmalıdır ve bu süreçte sosyal destek çok önemlidir” dedi.

ERKEN TANI VE TEŞHİS ÖNEMLİ

Hastalığın tanısı konduktan sonra hızlıca tedaviye başlanılması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Karapınar, “Hastalık özellikle çocukluk çağında ani başlangıçlar yaparak ortaya çıkar, 2 ay gibi kısa bir sürede tedavi edilebilirse kişilerin hayatta kalma şansları oldukça yüksektir. Bu oran bazı iyi gruplarda yüzde 95’in üzerindedir.

Çocukluk Çağı Lösemi

Çocukluk çağı lösemilerinde tanıyı koyabilmemiz için; çocuğun soluk görünümü, halsizlik, yorgunluk, karaciğer ve dalağında büyümenin olması ve lenf bezlerinin büyümesi gibi belirtileri taşıyor olması gerekmektedir. Ancak bunlar sadece tanıya giderken elde edilen ön bulgulardır ve kesinlik taşımazlar. Lösemi tanısını bir hastaya koyabilmemiz için kan tahlili ve mikroskobik özel işlemler yapılması gerekmektedir. Özellikle çocuklarda erken tanı ve teşhis önem taşıyor. Birkaç haftalık gecikme, aşırı dozda beyaz kan hücresi ile şikâyeti olan hastanın beyin hücrelerine kadar löseminin ilerlemesine sebep olabilir. Her yaşta lösemi olunabilir, ancak erişkin dönemde 60 yaş sonrası bireylerde bu hastalık genelde ortaya çıkmaktadır. Ancak çocuk yaş lösemilerinin yaşamda kalmaları ve kaliteli hayat sürmelerinin oranı beklenilenden yüksektir’’ ifadelerini kullandı.

Lösemi tedavi edilebilir bir hastalıktır.

BULAŞICI BİR HASTALIK DEĞİLDİR

Prof. Dr. Karapınar, bu süreçteki çocukların enfeksiyona çok açık olduğu için dikkat etmeleri gerektiği ve bu yüzden enfeksiyon kapmamaları için maske taktıklarını anlatarak, “Yoksa lösemi, bulaşıcı bir hastalık değildir. Çocuğu, burada ve şimdiye odaklayarak, günü eğlenceli geçirmeye ve bunun normal bir şey olduğunu kabul etmelerini sağlamaya çalışmak oldukça önemlidir’’ diye konuştu.

DESTEK ÇOK ÖNEMLİ

Löseminin çok bilindik bir hastalık olduğunu fakat insanların bu hastalıktan çok korktuğunu ifade eden Prof. Dr. Karapınar, “İnsanlar, lösemi hastası olduklarını öğrendiklerinde dünyaları başlarına yıkılıyor. Burada aileye ayrıntılı olarak hastalığın ne olduğu iyice anlatılmalıdır ve bu süreçte sosyal destek çok önemlidir. Kişi, hastaneye yatırıldığı zaman, ailelerin en büyük problemlerinden birisi, iş hayatına devamlılıkta sıkıntı yaşamaları oluyor. Ekonomik olarak zorlanacakları bir döneme giriyorlar. Bazıları sigortalı işten ayrılmak zorunda kalıyorlar. Bunlar basit gibi görünen ama büyük sorun yaratan şeyler olabiliyor. Evde kalan diğer çocukların bakımı zor olabiliyor. Bu noktada güçlü bir aile yapısı çok önemli. Hastaların hastanede yattıkları dönemde onlara kan bulmak sıkıntı oluyor. Ayrıca, toplumun desteğine ihtiyacımız var. Tedavi sürecinde, çocukların okula devam edebilmeleri pek mümkün olmuyor ama evde eğitim almalarını sağlıyoruz. Hastanede kaldıkları süre boyunca ve hastaneden ayrıldıkları zamanlarda eğitim almaya devam ediyorlar. Bunlar, çocuklara moral kaynağı oluyor’’ dedi.

LÖSEMİ NEDİR?

Prof. Dr. Karapınar, lösemi hakkında şu bilgileri verdi: “Lösemi, beyaz kan hücrelerinin oluşumundan sorumlu olan ana hücrelerde gelişen bir problem sebebi ile ‘ölümsüzlük’ kazanması ve çok hızlı bölünmesi ile hücrenin çok uzun yaşayabilmesidir. Normalde kan hücrelerimiz belli bir biyolojik süreç sonrası ölümle sonuçlanır. Lösemi; ana hücresinin hiçbir şekilde ölmüyor olması, yıkılan hücrelerin yerini çok daha fazla anormal büyüklükte hücrenin almasına sebep oluyor. Gittikçe büyüyen ve hızla bölünüp gelişen hücreler, kemik iliğindeki alanları doldurup diğer hücrelere yer bırakmazlar. Vücudun gereksinimi olan hücrelerin oluşumunu engellerler. Kemik iliğini doldurduktan sonra dışarı çıkarlar ve kan yolu ile vücudun farklı bölgelerine yayılırlar.’’

Löseminin tedavi süreci ile ilgili de bilgiler veren Prof. Dr. Karapınar, “Hastalığında öncelikle ilaç tedavisi ile yola çıkıyoruz. Daha sonrasında ışın tedavisi ve en uç noktada ise kemik iliği nakli ile sonuca varmaya çalışıyoruz. Ancak burada önemli nokta, özellikle ilaç tedavisinde yaşanabilen yan etkiler ile baş etmektir. Çeşitli enfeksiyon ve komplikasyonların oluşmaması için doğru müdahaleler çok önemli. Uygulanan kemoterapi ile vücudumuzda hızlı büyüyen bütün hücreler etkilenir. Örneğin; saçlarımız, tırnaklarımız dökülebilir, kusma ve ishal şikâyetleri artabilir, kas gücünde azalma yaşanıp, yürümekte zorluk çekilebilir. En son olarak kök hücre nakli, ilaç tedavisine beklediğimiz tepkiyi veremeyen hastalarda uygulanır. Kök hücre nakli, hasta ile kök hücre dokusunun yapı tipi birbiriyle uyumlu hastalardan nakli ile yapılmaktadır’’ şeklinde konuştu.

(BSHA)

Yoruma kapalı.