Yemek Sonrası Oluşan Tatlı Krizini Engellemek

İnsanın tatlıya olan düşkünlüğü beslenme tarzı, duygular, hayatta kazanılmış alışkanlıklar gibi birçok farklı etkenle ilişkili olan bir durumdur. Tatlıların hayatımızdaki rolü elbette yadsınamaz. Küçük bir parça çikolata ya da bir iki dilim baklava yiyerek kendimizi mutlu etmenin yeri elbette tartışılamaz. Ancak düzenli bir alışkanlık şekline bürünmüş tatlı krizleri, başa çıkılamadığı durumlarda bağımlılık halini alabiliyor ve sağlığımız için ciddi bir risk faktörü haline gelebiliyor.

Tatlı Krizini Engelleyin

Örneğin çocukken anneniz yemeklerden sonra düzenli olarak tatlı yedirdi ise büyüdüğünüzde bile beyniniz böyle bir beklentiye girebilir. Eğer gün içinde dengesiz ve yetersiz besleniyorsanız, almanız gereken miktarda protein ve yağ almıyorsanız, vücudunuzda tokluk hissi oluşmayacağı için bunun yerine hızlı bir enerji kaynağı olan tatlılara istemsizce ilgi duyarsınız.

Eğer istemsizce gelen tatlı yeme isteğinin tamamen duygusal nedenlerle ilişkili olduğunu düşünüyorsanız, o anda o tatlıya gerçekten ihtiyacınız olup olmadığını kendinize sorun. Çünkü vücutta serotonin seviyesini artırmanın tatlı yemek dışında yöntemleri de vardır. Örneğin 15 dakikalık hafif bir yürüyüş de vücuttaki serotonin miktarını yoğun bir şekilde arttırmaktadır.

 

Düzenli tatlı krizlerini önlemenin en temel yöntemi mevcut beslenme alışkanlıklarını değiştirmektir. Örneğin yemeklerden sonra tatlı yemek yerine soğuk veya sıcak şekersiz bir içecek almayı alışkanlık haline getirebilirsiniz. Her öğünde sağlıklı protein, sağlıklı yağ ve sağlıklı karbonhidratları tüketmeyi alışkanlık haline getirmek gün içinde muazzam bir tokluk hissi yaratacağı için aniden gelen tatlı krizleri ile daha kolay başa çıkmaya yardımcı olacaktır.

BAKINIZ: “Bir mağara adamı gibi yemek ye ve kilo ver” : Paleo Diyeti

Yoruma kapalı.